Yapay zeka Suudi öğrencileri yeni dünyaya hazırlayacak

0
18
Yapay zeka Suudi öğrencileri yeni dünyaya hazırlayacak

Sessiz Devrimin Kodları: Suudi Arabistan’ın Yapay Zekâ Baharı
Bir zamanlar dünya, Suudi Arabistan’ı çölleri, petrol kuleleri ve geleneksel yapılarıyla tanırdı. Ama şimdi o çölün ortasında bir şey oluyor. Toprak, üzerinde yürüyen çocukların adımlarıyla değil; kodların, algoritmaların ve dijital zekânın sessiz devinimiyle titriyor. Çünkü Suudi Arabistan, geleceği artık petrol kuyularında değil, sınıflarında kazıyor.

Ve bu kez ellerde kazma kürek değil, Python komutları, etik tartışmalar ve insan-makine ilişkisini sorgulayan çocuk kitapları var.

Vizyon 2030’un Ötesi: Eğitimle Biçimlenen Yeni Suudi Kimliği
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın başlattığı “Vizyon 2030” sadece ekonomik bir plan değil, aynı zamanda bir zihin dönüşüm projesi. Ekonomiyi petrole bağımlı olmaktan kurtarmak, kadınları iş gücüne dahil etmek, turizmi canlandırmak… Bunlar işin görünen yüzüydü. Ama asıl devrim, şimdi ilkokul sıralarında yapılıyor. Sessiz, sakin, ama tüm toplumu dönüştürecek kadar güçlü bir devrim bu.

Yeni müfredatlar, “yapay zekâ okuryazarlığı” kavramını yalnızca bir teknoloji bilgisi değil, bir yurttaşlık bilinci olarak ele alıyor. Çünkü artık çocuklara sadece ‘ne’ öğrendikleri değil, ‘nasıl’ düşündükleri öğretiliyor. Bilginin edilgen değil, aktif bir süreç olduğu fikri işleniyor. Öğrenciler algoritma yazarken sadece komutları değil, karar alma süreçlerini ve bunun insan yaşamına etkilerini de değerlendiriyor.

Yeni Nesil, Yeni Dertler: Ahlak, Veri ve İtaat
Suudi Arabistan gibi geleneksel bir toplumda yapay zekâ eğitimi, sadece teknolojiyle ilgili bir mesele değil. Aynı zamanda inançla, ahlakla, itaatle ilgili bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Yapay zekânın emir alması mı gerekiyor? Yoksa özgürce karar vermesi mi?

Öğretmenler artık çocuklara yalnızca kod yazmayı değil, yazdıkları kodun sorumluluğunu da öğretiyor. “Eğer bu program bir gün bir insanın hayatını etkilerse, sen ne düşünürsün?” sorusu, yalnızca bilişim teknolojileri derslerinde değil, felsefe saatlerinde de soruluyor. Eğitim bir araç olmaktan çıkıyor, bir aynaya dönüşüyor.

Ve bu ayna, Suudi toplumunun yüzüne ilk kez yeni bir ışıkla bakmasını sağlıyor.

Kod Gibi Düşünen Kızlar
Eskiden kız çocuklarına teknolojiyle ilgili alanlarda yer verilmezdi. Ama şimdi durum değişiyor. Yapay zekâ eğitimi, kadınları toplumun merkezine taşıyor. Eskiden yalnızca erkeklerin elinde olan “gelecek inşa etme gücü”, şimdi kız çocuklarının ellerinde şekilleniyor.

Öğrencilerden biri, 11 yaşındaki Reema, öğretmeniyle geliştirdiği minik bir programdan bahsediyor: “Bu uygulama, birinin ses tonuna göre üzgün mü mutlu mu olduğunu anlamaya çalışıyor. Onu annem için yaptım. Bazen çok yorgun olduğunda bir şey söylemese bile yorgun olduğunu anlamak istedim.”

Bu sadece bir kod değil. Bu, empatiyle yazılmış bir teknoloji. Ve o empati, geleceğin Suudi Arabistan’ını bugünkünden çok daha insani bir yere taşıyabilir.

Gelenek ile Gelecek Arasında Yeni Bir Köprü
Elbette toplumun her kesimi bu değişimi aynı hızda ya da aynı memnuniyetle karşılamıyor. Geleneksel aileler, çocuklarının “makinelere bu kadar yakınlaşmasını” endişeyle izliyor. Bir imam, verdiği vaazda şöyle diyor: “Bilgi değerlidir. Ama bilgeliğin yerini alamaz. Bilge olmak, makinelerin değil, insanların işidir.”

Bu sözler, Suudi hükümetinin de çok dikkatle dengelemeye çalıştığı bir gerçeğe işaret ediyor. Yapay zekâ eğitimi, yalnızca teknolojiye değil, kültüre, inanca, ahlaka da dokunuyor. Bu yüzden eğitim politikaları, her bir içeriği, ülkenin değerleriyle uyumlu şekilde inşa ediyor. Kodlama eğitimi, sadece teknik değil; aynı zamanda ahlaki bağlamlarla sunuluyor.

Yani yapay zekâ eğitimi, Suudi Arabistan’da ne Batı’daki gibi seküler bir araç, ne de sadece bir “trend”. Bu ülkede o, yeni bir bilinç türü olarak, halkın ruhuyla harmanlanarak büyüyor.

Suudi Modeli: Dünyaya Örnek Olur mu?
Şu an dünya birçok ülkede yapay zekâ eğitimi tartışıyor. Ancak Suudi Arabistan, bu konuda en erken ve kapsamlı adımları atan ülkelerden biri haline geliyor. Özellikle Neom gibi geleceğin şehirleri, bu eğitimin sadece sınıfla sınırlı kalmayacağını, bir yaşam tarzına dönüşeceğini gösteriyor.

Yapay zekâ artık sadece bir “bilgi alanı” değil; kimliğin, yurttaşlığın ve toplum olmanın yeniden tanımlandığı bir zemin. Ve Suudi Arabistan, bu zeminde kendi özgün modelini inşa ediyor. Belki bu model, ileride dünyadaki diğer İslam ülkeleri için de bir örnek olacak. Belki de yapay zekânın en insani modeli, Batı’dan değil, çölün ortasındaki sınıflardan çıkacak.