KİM KAZANACAK: GÜVENLİK Mİ ÖZGÜRLÜK MÜ?

0
19
KİM KAZANACAK: GÜVENLİK Mİ ÖZGÜRLÜK MÜ?

MAHREMİYETİN SON SIĞINAĞINA AÇILAN ARKA KAPI
Florida’nın Tartışmalı Yasası, Dijital Özgürlüğü Sıfırlamanın Başlangıcı Olabilir mi?
2025’in ilkbaharında, Amerika’nın güneydoğusundaki güneşli bir eyalet, dijital çağın en karanlık gölgelerinden birini üzerimize düşürdü. Florida’nın eyalet yasama meclisinde sessiz sedasız ilerleyen bir yasa tasarısı, aslında sadece bir bölgeyi değil, dijital dünyanın tamamını sarsacak nitelikte: Uçtan uca şifreleme artık tehdit altında.

Modern iletişimin kalbini oluşturan güvenli mesajlaşma uygulamaları, Florida’nın önerdiği yeni düzenlemeyle birlikte, şifrelemeye bir “arka kapı” bırakmak zorunda kalabilir. Bu ifade, teknolojide kullanıcı mahremiyetinin en büyük düşmanlarından biri olarak bilinir.

Ama mesele yalnızca teknik değil. Bu yasa tasarısı, özgürlükle otorite arasındaki yüzyıllardır süren denge savaşının, dijital cephedeki en yeni çatışmasını temsil ediyor.

DİJİTAL MAHREMİYETİN KISA TARİHİ
İnsanlık tarih boyunca özel kalma arzusu ile gözetlenme korkusu arasında gidip geldi. 1800’lerde evin penceresi, 1900’lerde telefon hattı, 2000’lerde ise e-posta bu çatışmanın arenasıydı. 2010’lardan itibaren ise savaş cep telefonlarımızın içine taşındı.

Bugün uçtan uca şifreleme, bu mücadelenin belki de son savunma hattı. WhatsApp, Signal, iMessage ve benzeri platformlar, kişisel konuşmaları yalnızca gönderen ve alıcının okuyabileceği şekilde kodluyor. Şirketler bile bu bilgilere ulaşamıyor.
Ancak Florida’nın önerisi, bu hattın delinmesini istiyor. Bu da artık dijital mahremiyetin sadece tartışmaya değil, belki de tasfiyeye açılacağı anlamına geliyor.

DEVLET NEDEN GİRMEK İSTİYOR?
Florida yasa yapıcıları, motivasyonlarını “çocuk istismarı, uyuşturucu ticareti ve organize suçlarla mücadele” olarak açıklıyor. Yasa, sosyal medya şirketlerinden şifrelenmiş mesajlaşmalar için teknik erişim yolu oluşturmasını istiyor.

Bu, kulağa makul geliyor olabilir. Kim çocuk istismarına karşı değil ki?

Ancak etik tartışmalar burada başlıyor: Tüm vatandaşların iletişim özgürlüğünü ve mahremiyetini riske atmak, azınlık suçlularla savaşmanın meşru bir aracı olabilir mi?

APPLE, SIGNAL VE MAHREMİYET SAVUNUCULARI CEPHESİNDE GERGİNLİK
Signal’ın CEO’su Meredith Whittaker yasa hakkında yaptığı açıklamada net konuştu:

“Bu düzenleme geçerse, Florida’da hizmet vermeyi durdururuz. Bizim varlık sebebimiz, uçtan uca şifrelemedir.”

Apple, benzer bir krizle 2016 yılında karşılaşmıştı. FBI, bir iPhone’un kilidini açmak için şirketten yardım istemiş; Apple bunu reddetmişti. Steve Jobs sonrası yönetimin bu kararı, Apple’ın “kullanıcının tarafında” olduğu yönündeki imajını perçinlemişti.

Bugün, aynı senaryo daha büyük ölçekte geri dönüyor.

TEKNİK DETAYLARDA GİZLİ FELAKET: BACKDOOR NEDİR?
“Backdoor” yani arka kapı, bir sisteme bilinçli olarak yerleştirilen, sistem yöneticisi veya devletin özel erişim sağlayabileceği gizli geçitlerdir.

Teorik olarak yalnızca “iyi niyetli kullanımlar” için düşünülür. Ancak teknolojide her açık, eninde sonunda kötüye kullanılır.

Bir kere o kapı açıldığında, içeri girecek olanın yalnızca devlet yetkilisi olduğunu kim garanti edebilir?

TEK BİR EYALET, KÜRESEL ETKİ
Bu yasa yalnızca Florida’daki kullanıcıları ilgilendiriyor gibi görünse de, aslında WhatsApp, Signal ve Apple gibi şirketlerin küresel politikalarını değiştirmeye zorlayabilir.

Şifreleme sistemlerini yeniden tasarlamak, dünya çapında tüm kullanıcıların güvenlik düzeyini düşürecektir. Şirketler, ya uygulamaların şifreleme prensiplerinden vazgeçecek ya da bölgesel olarak hizmet sunmayı bırakacaklar.

Bu da “İnternetin evrenselliği” ilkesine açıkça meydan okumaktır.

KAYGAN ZEMİN: BİR KERE BAŞLARSA…
Bugün yalnızca çocuk güvenliği için başlatılan bu değişiklik, yarın başka bir gerekçeyle genişletilebilir. Ulusal güvenlik, kamu düzeni, dezenformasyon, protesto organizasyonu…

Mahremiyet, bir kez delindiğinde asla ilk günkü kadar güvenli olamaz.

ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK: HANGİSİ ÖNCE GELİR?
Bu tartışma, yalnızca teknoloji değil, demokrasi felsefesinin kalbine uzanıyor. Florida’nın bu hamlesi, Thomas Hobbes’un “Leviathan” devletini mi savunuyor, yoksa John Locke’un birey haklarını mı tehdit ediyor?

Güvenlik ve özgürlük, birbirini sıfırlayan değil, dengeleyen kavramlardır. Ancak bu denge, her zaman tehlikeye açık bir salıncaktır.

AVRUPA VE DİĞER EYALETLER NE DİYOR?
Avrupa Birliği, GDPR ve Dijital Haklar Yasası gibi düzenlemelerle kullanıcı mahremiyetini anayasal düzeyde koruyor. Florida’nın hamlesi, bu düzenlemelerle çatışıyor.

Kaliforniya gibi eyaletler ise kendi veri koruma yasalarını yürürlüğe koyarak Florida’ya tepki gösteriyor. Dijital mahremiyet, Amerika içinde de bir eyalet savaşına dönüşmek üzere.

KAMUOYU AYAĞA KALKTI
Twitter’da #NoBackdoor etiketiyle kampanyalar başlatıldı. Change.org üzerinde yasa tasarısına karşı on binlerce imza toplandı.

Hukukçular, aktivistler, bilişim uzmanları ve gazeteciler tek bir ağızdan sesleniyor:

“Bu sadece bir uygulama meselesi değil. Bu, gelecekte çocuklarımızın hangi dünyada yaşayacağına dair bir seçimdir.”

BİR GECEDE GÖLGEDE KALAN IŞIK
Uçtan uca şifreleme, her gün farkında olmadan kullandığımız bir koruma katmanıdır. Biz sabahları mesaj gönderirken veya bir arkadaşımıza fotoğraf yollarken, bu şifreleme bizi görünmeyen tehlikelerden korur.

Florida’nın yasa tasarısı, bu görünmez zırhı çatlatmak istiyor.

Bu bir savaş çağrısı değil. Ama sessizliği bozmanın zamanı.

Mahremiyet hakkı, yalnızca suçluların saklandığı bir alan değildir. O, sevdiklerimizle kurduğumuz en saf iletişimin zeminidir. O zemin çatladığında, tüm dünyamız sarsılır.

Ve eğer bu yasa geçerse, sadece bir devletin değil, tüm dijital çağın “arka kapısı” sonsuza dek açık kalabilir.